Bana İzin Versin

Esrarengiz bir gecede, hapishane duvarlarının ötesine uzanan bir hikâye başlar. Bediüzzaman Said-i Nursi’nin, tayy-i mekân ile mekânı aşan yolculuğu, yalnızca bir mucizenin değil, aynı zamanda sabrın ve ilahi iradeye teslimiyetin derin anlamını taşır. Konya’nın Ladik kasabasında, Ahmed Ağa’nın huzurlu evinde geçen bu olay, evliyaların kudretine sahip olsalar dahi, o gücü kullanmadan önce izin bekleyişlerinin bir nişanesidir. Zincirler çözülür, mekânlar aşılır, fakat asıl sır, ruhun sabırla imtihanında gizlidir…

 0  0
Bana İzin Versin

Bediüzzaman Said-i Nursi, Emirdağ ya da Afyon hapishanesinde bir gece, esrarengiz bir şekilde Konya’nın Ladik kasabasına, Ahmed Ağa’nın evine geldi. O anda Ahmed Ağa’nın yanında yalnızca oğlu Zekeriya bulunuyordu. Bediüzzaman, tayy-i mekân ile, yani bir anda mekân değiştirme kudretiyle oraya varmıştı. Ahmed Ağa’nın odasının eşiğinde durdu, ellerindeki kelepçeleri ve ayaklarındaki zincirleri çözdü, sonra içeri adım attı.

“Bu çıksın,” dedi Zekeriya’yı kastederek, “Söyleyeceklerim var.”

Ahmed Ağa sakin bir sesle, “Mahzuru yok kardeşim, o yabancı değil, o da duysun,” diye karşılık verdi.

Bediüzzaman ciddi bir ifadeyle, “Ahmed Ağa, üstada – Hızır’a – söyle, tahammülüm kalmadı,” dedi.

Ahmed Ağa, “Olur, söyleyelim kardeşim Said,” diyerek onu teskin etti.

Bediüzzaman, sözünü bitirir bitirmez kelepçelerini ellerine, zincirlerini ayaklarına yeniden taktı ve bir anda gözden kayboldu, hapishanesine geri döndü.

Aradan bir süre geçti. Bediüzzaman, aynı gizemli şekilde tekrar Ahmed Ağa’nın evine geldi. “Söyledin mi Ahmed Ağa? Ne oldu, ne netice çıktı?” diye sordu.

Ahmed Ağa, “Söyledim kardeşim Said, söyledim,” diye cevap verdi.

Bediüzzaman merakla, “Üstad ne dedi?” diye üsteledi.

Ahmed Ağa, “Sabretmeni söyledi,” dedi.

Bu cevabı alan Bediüzzaman, bu kez kapıdan değil, pencereden çıkarak ayrıldı. Ellerinde kelepçeler, ayaklarında zincirler yine yerindeydi.

Bu olay akıllarda bir soru uyandırabilir: Hem tayy-i mekân edebiliyor, hapishaneden çıkıp geri dönebiliyor, kelepçelerini çözüp takabiliyor; hem de hapishaneden kurtulmak için Hazreti Hızır’dan yardım istiyor… Bu nasıl mümkün olur?

Evliyaların böyle olağanüstü kudretleri vardır. Bu tasarruf, bu güç ellerindedir; lakin izin almadan onu kullanamazlar. Bediüzzaman da, kendisinde bu yetki bulunduğu halde, üstadı Hızır’dan müsaade almaksızın bu gücü serbestçe kullanmamıştır. Sabırla beklemiş, ilahi iradeye teslim olmuştur.

Tepkiniz Nedir?

Beğendim Beğendim 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Aşık Aşık 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Kızgın Kızgın 0
Üzgün Üzgün 0
Wow Wow 0